30 Nisan 2013 Salı

Glee!


''Glee, Fox Broadcasting Company'de yayınlanan Amerikan müzikal drama televizyon dizisi. Okul korolarının yarıştığı bir yarışmada lisenin glee kulübü New Directions'ın mücadelesiyle kulüp üyelerinin ilişkilerine ve sosyal sorunlarına odaklanmaktadır'' 
  Bazı diziler vardır ki karakterlerinin hepsini ayrı ayrı seversin,bölümlerini kaçırmadan tüm dikkatinle izlersin. Zaman geçtikce her bölümden sonra farkedersin ki o kişiler artık sana bir çok şey öğretmeye başlamış ve onlara alışmışsın.İşte Glee de böyle diyebileceğimiz daha doğrusu böyle diyebileceğim bir dizi.Bu yapımda bir çok şey öğrendim diyebilirim.En önemlisi de ''ne düşünürsek,ne hissedersek,nasıl olursak olalım ait olduğumuz bir yerin hep olduğudur.'' Birbirinden farklı bir çok insanın bir arada yaşayabileceğidir mesela.Bittiği için üzülebileceğim bir dizi oldu glee ve aynı zamanda içinde müzikal anlamda bir şeyler bulmak isteyecek insanların izlemesini tavsiye edebileceğim -Ö

28 Nisan 2013 Pazar


Çünkü;

Kimi zaman sen birilerinin en yakın arkadaşı olurken senin yakın arkadaşın farklıdır.En yakındır,en samimidir,en çok özlediğindir,bir şey olucak diye korktuğun,dediği şeyleri sorgulamadığın,hep yanında olduğun,inancını tam olduğu ve nicesini sahip olan insandır.Geçen senelerin önemi yoktur çünkü arkadaşlığınız,bağınız yara almaz sanırsınız ama öyle değildir.Zaman geçtikce ''o zaman benim onun en yakın arkadaşı olduğumu''biliyor durumuna dönüşür.Belki bir taraf -o da şanslı ise- uğraşır.Değer vermeye devam edersin,ona vakit ayırırsın ve aynısını karşındaki kişiden de beklersin.Bu senin en doğal hakkındır.En yakın arkadaşındır çünkü.Her zaman mutlu olduğun veya üzüldüğün zaman yanında olmak ve yanında olmasını istersin.Önceleri her gün telefonda konuşurken konuşacak tonlarca konu bulurken birbirinize zaman ayırırken merak ederken bir an da her şey tam tersi de olabilir. Dediğim gibi bunun seneyle alakası yoktur.Belki 10 senelik arkadaşsınızdır ama 5 senedir tanıdığın birini daha iyi tanırsın.''Belki o kişi artık en yakın arkadaşım değildir'' diye düşündüğün için kendine kızarsın ve arkadaşlığınızı,geçirdiğiniz seneleri en başından düşünürsün ve onun neden en yakın arkadaşın olduğunu hatırlatıcak bir sürü şey. Fakat belki de çoktan gerçek arkadaş kavramını kaybetmişsindir.Üzülürsün,üzüleceksin ama sonunda neden ''en yakın arkadaşın''olduğunu tekrar hatırlatacaktır.Eğer karşındaki kişi şanslı ise bu durumu bekler ancak değilse ortada yarım kalmış arkadaşlık yığını ile karşılaşabilir.''Çünkü insan unutmamalı ki en yakın arkadaşlar hep özlenirler.''Hayatınız boyunca hep doğru arkadaşlıkları bulmanız dileğiyle -Ö

22 Nisan 2013 Pazartesi

Beklemek Midir Asıl Sorun?

Beklemek midir asıl insanı korkutan yoksa geçen sürede değişen ve değişecek olan şeyler midir bilemiyorum.Herhangi bir durumda insanlar akıllarında kalan cevapsız sorularla yollarına devam edemezler.Sürekli o sorulara takılır,tökezler ve düşerler.Beklemekte bunun gibidir.Nereye varacağını bilmediğin bir yolda ilerlemektir.Şanslıysan yolun sonunda beklediğine değecek durumlarla karşılaşabilirsin ama kimi zaman beklemek bu kadar da şanslı olmak demek değildir.Beklersin,beklersin ve beklemeye de devam edeceksindir.Ancak ne olacağını bilmediğin durumlarda şüphe içindeysen beklemek tam anlamıyla birer cezaya dönüşmektedir.Acaba mı? Böyle mi? Ya öyle ise? gibi sorularla beklemeye çalışmak yerinde saymak demektir. ''beklemeden ne olacağını göremeyiz'' diyebilmek isterdim fakat böyle olduğuna inanmıyorum sanırım.İnsan kendi şansını kendi yaratır. Ve beklemek midir asıl sorun yoksa bekleyemeyecek olmanın getirdiği korku mudur ? Sanırım her birinin cevabı kişinin kendi içinde saklıdır.Fakat gerçek şu ki ''Bu hayat birilerini ya da bazı fırsatları beklemek için çok kısa.'' -Ö

20 Nisan 2013 Cumartesi

Mutlu Olarak İnanmak

Yapmadığım şeylerden dolayı pişman olmaktansa yaptığım davranışlardan ötürü pişman olmayı tercih ediyorum.Bugün bunu inancım her zaman ki gibi tam olarak yazıyorum bu yazıyı.Bu şekilde düşünerek yaptığım her şeye inancımı dimdik ayakta tutuyorum.İnandıklarım uğruna savaşmayı sürdürüyorum. Düşündüğüm her fikrin birbirinden çok daha değerli olduğunu farkındayım ve insanlarında kendileri için aynı şeyi farketmesini istiyorum.Kendinize inanmak için ya da mutlu olmak için bir neden beklemeyin.Mutlu olmayı bir nedene bağlamaya çalışırsanız bunu zaten başaramazsınız.Aynı zamanda mutlu olacağınıza inanın ve aynı zaman da mutlu olarak inanacağınızı farkedin.İnanmak başarmanın yarısıdır demişler.Herhangi bir konuda elinizden gelen tüm kozları oynamadan ve savaşmadan çekilirseniz olacaklar için kimseyi ya da en önemlisi kendinizi sorumlu tutamazsınız.Her şeye rağmen hayallerimiz ve düşüncelerimiz için savaşmalıyız.Onlardan vazgeçmek kendimizden de vazgeçmektir.Daha önümüzde yaşayacak çok zaman var.Bunları umutsuzluk ve mutsuzluk ile geçirmek yerine içimizden geldiği gibi yaşamalıyız.Belki yeri geldiğinde sorumsuz ve umursamaz olmalıyız ama ne olursa olsun kendimize inanmaktan vazgeçmemeliyiz. -Ö

15 Nisan 2013 Pazartesi

Gökyüzü Mavisi.

ölünce özleyeceğim şeyler var benim. ne yamaç paraşütü yapmayı, ne yüzmeyi, ne aptal dizileri, filmleri, ne de aptal topuklu ayakkabıları özleyeceğim. Mesela; ister 10 altın yıldızlı otelin baş şefinin ister hollywood  aşçısını yaptığı yemekleri değişmeyeceğim anneannemin yaptığı yemekler. mesela anneannemin ekmek dolabını açtığımda hissettiğim o müthiş koku. mesela  küçücük bir kız çocuğuyken o yaşına rağmen dedemle oynadığımız o oyunlar. babaannem ve dedemin her bayramda kapılarını ilk çalan olmamızın oluşturduğu yüzlerinde ki o gülücük. babaanneme her sarıldığımda  başarısızlıklarıma rağmen kocaman ve içten sarılması. mesela babamın onu öperken ki batan sakalları, onun hırkasını giydiğimde oluşan o masum özeniş.mesela arkadaşlarımda başımıza gelen tüm rezilliklere rağmen dalga geçip, gülebilmelerimiz. sevgilimle yağmur altında koştuğumuz o yağmur. aslında sıcak tutmamasına rağmen üstümüze attığımız o hırka. daha çöp adam bile çizmeyi bilmediği halde minik kuzenimin sayfalarca resimleri. abimle olan bütün saçma sebepli kavgalarımız, ağladığım zaman odama girip beni güldürebildiği o şebek mimikleri. annemin durup dururken beni gıdıklayıp, krize sokmasını. uzun bir tatile çıktıktan sonra evime döndüğümde oluşan o özlemi. gökyüzünü evim hayal etmeyi. halamın bana olan o sevgisi,. bir çok insandan farklı düşündüğümü hatırlatan insanlarla dolu anıları. karşımdakine baktığım zaman gördüğüm kirpiklerimi. yazlıkta ki rüzgarın ninnisini duymayı. küçük erkek çocuklarını öpebilmeyi. kahkaha atarak gülebilmeyi. cehenneme yağmur yağdırabileceğime inandığım düşüncelerimi. ağlayabilmeyi. canım sıkıldığında sahil kenarına gidip bağırmayı. ailemi. çocukluk anılarımı. pişman olmadığım tüm anılar ve pişman olmamaya çalıştıklarım. belkide maviyi özliyeceğim. her zaman aklımda olan gökyüzü mavisini. -B