Kimsenin elimden özgür irademi almadığını;ancak irademin,yine kendi isteğimle normal çıkarlarıma,doğa yasalarına,aritmetiğe uygun düşmesi için çalışıldığını söyleyeceksiniz bağıra bağıra. (Bana bağırmak lütufunda bulunursanız eğer)
-Hadi,efendim; iş çizelgeyle aritmetiğe dayanınca iki kere ikinin dört etmesinden başka çıkar yol olmazsa iradenin ne önemi kalır? İradem işe karışmasa da iki kere iki dört ediyor.İrade bu mu demektir?
*Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
-Ö
28 Haziran 2013 Cuma
20 Haziran 2013 Perşembe
Sahibim....
Evine gidince kendi evimmiş gibi davrandığım.. Annesine anne dediğim - ki onun bunu sevdiğini pek söyleyemem :D - Birbirimize sayfalarca mektuplar yazıp hiç birini atmadığımız arkadaşlara sahibim ben.. Beni pek çok açıdan tamamlayan arkadaşlara sahibim.. Diğer insanlara oldukça sıradan gelecek konuları en eğlenceli konular haline getirip eğlenebildiğimiz bir arkadaş grubundan bahsediyorum.. Ağladığım zaman mutsuz olan güldüğüm zaman mutlu olan insanlar bunlar. Güldükleri zaman gülmek isteyeceğiz , ağladıkları zaman dünyayı durdurmak isteyeceğiniz insanlar..
Her şeyinizi paylaştığınız insanlar.. Bu yazıyı okudukları zaman gülümseyip ''Ay cicim atım benim'' diyecek insanlar.. Bir dizi ya da film hakkında saatlerce konuşabildiğim insanlar.. Aynı şeyleri sevdiğim insanlar... Numaralandırma yaptığımız insanlar... Normalde telefonda konuşmayan benim , saatlerce konuşmak istedim insanlar.... Normalde fotoğraf çekilmeyi sevmeyen benim , bir çok fotoğraf çekildiğim insanlar..
Gelecek için tatil planları yaptığım insanlar.. Şimdiden düğünlerimiz için saç modelleri yaptığımız insanlar..Gözüm kapalı güvenebileceğim insanlar..Dostlarım , kardeşlerim gibi olan insanlara sahibim ben bu hayatta.. İsteyebileceğim ve sahip olabileceğim en iyi insanlara sahibim ben...
Kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum.. Onlara sahip olduğum için çok şanslıyım çünkü bu dostlukların insanın başına pek fazla geldiği söylenemez... Hayatım boyunca yanımda olmasını istediğim insanlar SİZİ ÇOK SEVİYORUM..
Mutluluğun Kokusu
Hayallerime bir adım daha yaklaştığımı hissediyorum. Bu öyle bir şey ki başka hiçbir mutluluk ile ölçülemez.Adalet Sarayından girerken hayatımın tamamını burada geçirmem gerektiğini bir kez daha anladım.Evimde gibi hissettim kendimi.Güven,hayal,sevgi kokuyordu orası adeta benim için.Öyle bir yerde ki burası herkes tüm içtenliği ile yardımcı olmaya çalıştı.Sanki hepsi farkındaydı orası için hissettiğim duyguları.Gitmekle kalmayıp Ağır Ceza Mahkemelerinden birine girdim.Davaları,avukatları,o anları yaşadım teker teker.Kendimi onların arasında otururken buldum.Hayatımda ilk kez geleceğimi tam önümde gördüm.İnsanları savunan kişinin ben olduğumu farkettim.Mahkeme salonlarında adalet kokusu aldm.Asansörde gülerek bana soru soran avukatı,davalara girebilmemiz için uğraşan görevliyi,yardım eden danışma görevlilerinin hayatımda farklı bir yeri var artık.Eğer bir gün hayallerime ulaşırsam bende o küçük not defterim ile çıkacağım dışarı.Kazandığım her dava da daha da inanacağım hayata.Çıkışta beni bekleyen birer hayat parçam olacak.Bu belki bir yapıya karşı olan sevgi.Adalet Sarayı'na. İnanılmaz duyguları ve kargaşaları içinde barındıran evim.Ne olursa olsun içinde olacağım hayatım.Kelimelere dökülmeyecek duygum,sevincim,hayallerim,korkularım,hüznüm.Gözümde canlanan bir sürü anı.Koşturan avukatlar,karar veren hakimler,savcılar,danışmadakiler,görevliler ve nicelerine günaydın diyerek gireceğim içeri.Çünkü oraya gitmek için uyandığım her sabah mutluluk kokuyor olacak.Çok seveceğim orayı.İçindeki her şey ile hep seveceğim,bıkmadan ve saygı duyacağım.Hep içim titreyerek bakacağım kapıdan girerken.Bir amacım olarak gideceğim oraya.Belki kimi zaman gülerek çıkacak insanlar o salonlardan belki de ağlayarak.Hepsinin arkasında bir sürü avukat olucak ve o adalet yuvasında mutluluk kokusu dağıtmaya devam edicekler
-Özlem
-Özlem
19 Haziran 2013 Çarşamba
Kanatsız Melekler..
Canım neye sıkılsa yazı yazmayı öğrendim küçükken kendi kendime. Sırf ağlamamak için zaman geçmesine rağmen tutamadım satırlar geldikçe. Hani 'bazı' anlar vardır, hesap soracak kimsen yoktur.Soru soracak, cevap alacak.İnanca göre Tanrı,Allah,Yaratan kişi'ye sorulur,defalarca,bıkmadan,ağlaya ağlaya ama cevap alamazsın ya bunu bile bile arasın işte.Yazdıktan sonra pişman olacağım bir yazı bu ama olsun herkes yaşamaz mı bunu?Gerçekten yaşamaz mı? Yalnız mıyım? Bir cevap. Lütfen.
Hani canından değerli insanlar vardır.Dersin ki her gece başını yastığa koyunca 'lütfen,lütfen ama lütfen onları alma benden lütfen'.Belki sadece ister belki yalvarır belki ağlarken uyuya kalırsın. Kim bilir? Peki ya onları yaşarken çoktan kaybetmişsek? Ya hiç onlarla olmamışsak? Ya hiç ait olmamışsak? O zaman da devam edeilir miyiz sevmeye? Bir tek bu sorunun cevabını biliyorum.Devam ederiz, sonsuza dek.Çünkü bilirsin onlar her ne olur sa olsun ailendir.
Küçük bir kız çocuğuydum.Bildiğim tek şey sevgiydi.Sadece sevgi. 6 yaşından beri aynı duayı ederim gece yatarken ve hala beni katmadım dualarıma.Her zaman sevdiğim insanlar,onların mutlulukları.Tek tek sayarım herkesi bıkmadan, üşenmeden.Yıllar geçtikçe çoğaldı tabi insanlar ama beni en mutlu eden de 6 yaşımdaki iyimserliği dualarımda hala buluyo olmam.Hala evin küçük prensesi.Benim için bir şey değişmedi hala aynı saflıkta insanların iyi olduğuna inanır,sevginin herkeste var olduğunu öne sürerim.Peki size bir şey sormak istiyorum insan büyüdükçe ona gösterilen sevgi azalır mı? 8-9 yaşında ki bir çocuğun derdi en fazla ne olabilir de ağlayabilir değil mi? En fazla bir kaç sarışın bebek, belki pembe pamuk şeker, belki de sakız.10 dakika sonra tadı gitmiş olacak o sakız değil mi? değil. Çocukluğuma bakıyorum da ağlamakla geçmiş oyun saatlerim vardır. Sebebi ise anneme sarıldığım zaman belki hafifce itmesi,belki bir şey söylerken dinlememesi, belki daha başka şeyler. Bu büyüdükçe değişmedi çünkü ben ne zaman annemin o kokusuna ihtiyaç duysam annem sarılmaya yorgun oluverirdi.O bilmez ben ona çok sarıldım.Onun omzunda çok ağladım.O bilmez ben onun kokusuyla kaç kere uyudum.Kaç kavgadan sonra sırf bağırışımdan dolayı 'al canımı' diye dua ettim, o bilmez sinirden sanar. Zamanında genç bir kız ölmüştü annem severdi o kızı.O günler öyle güzeldi ki aramız annem beni öperdi ya öperdi.Bu benim için nasıl bir şey bilirmisiniz? Bir insan başkasının ölümüne sevinebilir mi sevindim arkadaş sevindim. Hiç yakın davranmaz değil ama insanın bir yerinde eksiklik oluyo işte bilirsiniz. Beni sevdiği zaman 'ne oldu be hatun diyesim?' geliyor yemin ederim.Ne olduysa söyle hergün oldurayım,söyle. Annem duygularını içinde yaşayan biridir.Biliyorum sever beni ama arada değilde hep hissetmek istiyor insan bunu bilirsiniz değil mi? Bencillik mi sizce bu? 'Gel seni seveyim' der bazen.Lan diyorum 'sevmeye geç kalamadın mı be kadın?' sonra usulca gidip giriyorum yamacına.Biliyorum seviyor anneler seviyor ama hissetmek lazım be usta.Hastayım çok görülmeyen tarzdan tüm vücudumu kaplamış durumda tabi daha çok gözümde görülen bir şey bu.Her neyse tedavi olmamı gerektiği zamanlar bakıyorum annem 5 dakika doktoru dinliyor sonra yanımda ağlamamak için çıkıyor odadan.Diyorum ki 'kadın üzülme ben mutluyum halimden milyonda bir olmak zor,sanslıyım hatun sanslıyım üzülme bunu da atlatıcaz' ama diyemiyorum sırf o ağlıyor diye öyle ağlıyorum. Herşeyle mutlu olmak tarafından bakıyorum.Diyorum ki 'ah be kadın hasta olmasak göremeyecektik şunu da'.Biliyorum beni seviyor buna eminim ama neyse anladınız siz.
Bu yazının sonunda adımı yazmamak belki de rahat yazmama sebep oldu. 3 kız arasında elbet anlaşılacak kim olduğumda çaktırmayın be abi. Son sorum; Anneler kadar güzel midir melekler?
Hani canından değerli insanlar vardır.Dersin ki her gece başını yastığa koyunca 'lütfen,lütfen ama lütfen onları alma benden lütfen'.Belki sadece ister belki yalvarır belki ağlarken uyuya kalırsın. Kim bilir? Peki ya onları yaşarken çoktan kaybetmişsek? Ya hiç onlarla olmamışsak? Ya hiç ait olmamışsak? O zaman da devam edeilir miyiz sevmeye? Bir tek bu sorunun cevabını biliyorum.Devam ederiz, sonsuza dek.Çünkü bilirsin onlar her ne olur sa olsun ailendir.
Küçük bir kız çocuğuydum.Bildiğim tek şey sevgiydi.Sadece sevgi. 6 yaşından beri aynı duayı ederim gece yatarken ve hala beni katmadım dualarıma.Her zaman sevdiğim insanlar,onların mutlulukları.Tek tek sayarım herkesi bıkmadan, üşenmeden.Yıllar geçtikçe çoğaldı tabi insanlar ama beni en mutlu eden de 6 yaşımdaki iyimserliği dualarımda hala buluyo olmam.Hala evin küçük prensesi.Benim için bir şey değişmedi hala aynı saflıkta insanların iyi olduğuna inanır,sevginin herkeste var olduğunu öne sürerim.Peki size bir şey sormak istiyorum insan büyüdükçe ona gösterilen sevgi azalır mı? 8-9 yaşında ki bir çocuğun derdi en fazla ne olabilir de ağlayabilir değil mi? En fazla bir kaç sarışın bebek, belki pembe pamuk şeker, belki de sakız.10 dakika sonra tadı gitmiş olacak o sakız değil mi? değil. Çocukluğuma bakıyorum da ağlamakla geçmiş oyun saatlerim vardır. Sebebi ise anneme sarıldığım zaman belki hafifce itmesi,belki bir şey söylerken dinlememesi, belki daha başka şeyler. Bu büyüdükçe değişmedi çünkü ben ne zaman annemin o kokusuna ihtiyaç duysam annem sarılmaya yorgun oluverirdi.O bilmez ben ona çok sarıldım.Onun omzunda çok ağladım.O bilmez ben onun kokusuyla kaç kere uyudum.Kaç kavgadan sonra sırf bağırışımdan dolayı 'al canımı' diye dua ettim, o bilmez sinirden sanar. Zamanında genç bir kız ölmüştü annem severdi o kızı.O günler öyle güzeldi ki aramız annem beni öperdi ya öperdi.Bu benim için nasıl bir şey bilirmisiniz? Bir insan başkasının ölümüne sevinebilir mi sevindim arkadaş sevindim. Hiç yakın davranmaz değil ama insanın bir yerinde eksiklik oluyo işte bilirsiniz. Beni sevdiği zaman 'ne oldu be hatun diyesim?' geliyor yemin ederim.Ne olduysa söyle hergün oldurayım,söyle. Annem duygularını içinde yaşayan biridir.Biliyorum sever beni ama arada değilde hep hissetmek istiyor insan bunu bilirsiniz değil mi? Bencillik mi sizce bu? 'Gel seni seveyim' der bazen.Lan diyorum 'sevmeye geç kalamadın mı be kadın?' sonra usulca gidip giriyorum yamacına.Biliyorum seviyor anneler seviyor ama hissetmek lazım be usta.Hastayım çok görülmeyen tarzdan tüm vücudumu kaplamış durumda tabi daha çok gözümde görülen bir şey bu.Her neyse tedavi olmamı gerektiği zamanlar bakıyorum annem 5 dakika doktoru dinliyor sonra yanımda ağlamamak için çıkıyor odadan.Diyorum ki 'kadın üzülme ben mutluyum halimden milyonda bir olmak zor,sanslıyım hatun sanslıyım üzülme bunu da atlatıcaz' ama diyemiyorum sırf o ağlıyor diye öyle ağlıyorum. Herşeyle mutlu olmak tarafından bakıyorum.Diyorum ki 'ah be kadın hasta olmasak göremeyecektik şunu da'.Biliyorum beni seviyor buna eminim ama neyse anladınız siz.
Bu yazının sonunda adımı yazmamak belki de rahat yazmama sebep oldu. 3 kız arasında elbet anlaşılacak kim olduğumda çaktırmayın be abi. Son sorum; Anneler kadar güzel midir melekler?
14 Haziran 2013 Cuma
Engel/Engellenmeli
Dünya, üzerinde milyarlarca birbirinden farklı insan barındırmakta.Dini,dili,ırkı,zevkleri,beğenileri,duyguları,düşünceleri farklı binlerce insan.Merak edersin,yüzlerine baktığın zaman hiçbir şey ifade etmez belki onların ne yaşadığı.Bilemezsin,bilmek istemezsin çünkü tek şey senin hayatındır.Senin hayatındaki insanların hayatıdır.Ben yolculuk ederken o insanların yüzlerine bakmayı seviyorum.Binlerce kapalı kutuya,bilinmeyen hayatlara doğru bakıyorum.Belki onlara yeni hayatlar,başlangıçlar ve sonlar yazıyorum.Hepsini tanımlıyorum.Bu yüzden gözümde farklı olmamızın o kadar da önemi kalmıyor.Sizde hayatınıza farklı diye almadığınız insanları bir gözden geçirin.Belki o kişinin müzik zevki,düşünceleri her şeyi tamamen size zıt ama bir düşünün biz bu dünya da milyonlarca zıtlık ile bir arada yaşıyoruz.Farklı olmak anlaşamamak için,kabul edememek ve edilmemek için bir neden değildir.Bu bir dışlama iç güdüsü değildir.Değişime kapalı olmamalı insan.İlginç fikirlere açık olmalı o,tanımadığı bir çok insanın hayatına yakından bakmalıdır.İşte bu yüzden ne düşündüğümüz,ne yaşadığımız,zevklerimiz ve niceleri bir ara da olmamıza engel değildir.Aranızdaki engelleri kaldırmalısınız.Yeni birey hayatları keşfedildiğinde hayat çok daha 'farklı'gelicek gözümüze.Unutmamalı ki bizler bu dünyaya ayrı ayrı geldik ama bu burada ayrılmamızı gerektirmeyecek basit sebeplerden biridir.Şimdi engellerin üstünü çizme vakti
-Ö
12 Haziran 2013 Çarşamba
*
Sevdiğim bir filmin repliği şöyle der ;
-A.
Müzik çok güçlü bir şey. Bir şarkı ruh halinizi değiştirir,bir anı yaratır. Bir şarkı hayatınızı değiştirebilir.
-A.
Senden Önce Ben
Aşk vardır , ona inanmaktan vazgeçme...
Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu...
Okuyucuya büyük eğlenceler vadeden bu kitap sonuna kadar okunduğu takdirde insanı ağlatıyor da.
Küçük bir kasaba da ailesi ile birlikte yaşayan Lou'nun tek derdi işten çıkarılması ve yeni işinin ona uygun olmamasıydı.. Ta ki geçirdiği kazadan sonra boynundan aşağısı tutmayan Will'e bakıcılık yapacağı günlere kadar..
Will geçirdiği kazadan sonra hayata eskisi kadar pozitif bakamayan adam , Lou hayatına girene kadar
böyleydi.. Belki de Lou ile tanışana kadar hayatının son 6 ayının böyle güzel geçeceğini bilmiyordu.. Kitap bittiği zaman elinizde sadece bir kaç damla gözyaşı ve kitabın bıraktığı buruk bir mutluluk kalacaktır...
"Sakin Son Bölümleri Otobüste Giderken Okumayin. Ağlamamak için kendinizi tutmaya çalışırken bir enkaza dönüşebilirsiniz."
Tracy Williams
"Bu kitabı okuyunca duygudan duyguya koşacağınız bir lunaparka girmiş gibi oluyorsunuz. Okurken dünyayı ve zamanı durdurmak isteyeceksiniz."
Dooster
"Arkadaşların elden ele dolaştıracağı bir roman olacak. Moyes karizmatik, gerçekçi ve çarpıcı karakterler yaratmayı çok iyi biliyor."
The Independent
"Sizi bu kadar içine çekecek başka bir kitap bulmanız çok zor. Yıllardır okuduğum en güzel kitap."
Gill B.
"Bu hikâyeyi kitap bittikten çok uzun bir süre sonra bile hatırlayacak, her daim yanınızda taşımak isteyeceksiniz."
Romantic Book Lover
-A.
Birbirlerine aşktan başka verecek hiçbir şeyleri yoktu...
Okuyucuya büyük eğlenceler vadeden bu kitap sonuna kadar okunduğu takdirde insanı ağlatıyor da.
Küçük bir kasaba da ailesi ile birlikte yaşayan Lou'nun tek derdi işten çıkarılması ve yeni işinin ona uygun olmamasıydı.. Ta ki geçirdiği kazadan sonra boynundan aşağısı tutmayan Will'e bakıcılık yapacağı günlere kadar..
Will geçirdiği kazadan sonra hayata eskisi kadar pozitif bakamayan adam , Lou hayatına girene kadar
böyleydi.. Belki de Lou ile tanışana kadar hayatının son 6 ayının böyle güzel geçeceğini bilmiyordu.. Kitap bittiği zaman elinizde sadece bir kaç damla gözyaşı ve kitabın bıraktığı buruk bir mutluluk kalacaktır...
"Sakin Son Bölümleri Otobüste Giderken Okumayin. Ağlamamak için kendinizi tutmaya çalışırken bir enkaza dönüşebilirsiniz."
Tracy Williams
"Bu kitabı okuyunca duygudan duyguya koşacağınız bir lunaparka girmiş gibi oluyorsunuz. Okurken dünyayı ve zamanı durdurmak isteyeceksiniz."
Dooster
"Arkadaşların elden ele dolaştıracağı bir roman olacak. Moyes karizmatik, gerçekçi ve çarpıcı karakterler yaratmayı çok iyi biliyor."
The Independent
"Sizi bu kadar içine çekecek başka bir kitap bulmanız çok zor. Yıllardır okuduğum en güzel kitap."
Gill B.
"Bu hikâyeyi kitap bittikten çok uzun bir süre sonra bile hatırlayacak, her daim yanınızda taşımak isteyeceksiniz."
Romantic Book Lover
-A.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)





