31 Ağustos 2013 Cumartesi
27 Ağustos 2013 Salı
Kara Kutu
İnsanoğlu hayata her türlü duyguyu yaşamak için gelmiştir bana göre. Nefreti,acıyı,üzüntüyü,aşkı,sevgiyi,kaygıyı,korkuyu ve bir çok beraberinde getirdiği duyguları.
Başka insanlarla paylaşırız hayatımızı,anılarımızı,günlerimizi. Yeri gelir mutlulukla hatırlarız o anıları yeri gelir hatırlamamak için zorlarız kendimizi. Sevdiğimiz insanlarsa söz konusu olan hep güzel hatırlamak isteriz onları.Anılarımızı hatırlayıp mutlu olup seviniriz. İnsanlar mutlu oldukları anları unutmazlar.Bugün mutlusundur ama bundan seneler sonra o mutluluk sadece o anıda kalmıştır. Bizim hayatımızda sorunsuz şekilde yer aldıklarında onlarla ilgili güzel anıları hatırlarız peki ama ya kötü giden bir şeyler varsa? İşte o zaman karşımızdaki kişiyi ne kadar seversek sevelim anılarda değişiyor gözümüzde. O her şeyden çok sevilen anıları hatırlamamak için uğraşlar verilir. Düşünmemek için olağanüstü çabalar harcanır. Çünkü bilirsin ki onlar mutlu olduğunuz anılardır ve onları hatırlamak acı sevmeyen birinin biber yemek zorunda kalması gibi bir duygu yaratacaktır bedeninde. Ancak nasıl başarır insanoğlu anılarını saklamayı? Gizli kutularında biriktirip açmadan orada sararıp silinmelerini? Sevdiğin, hatırladıkca mutlu olduğumuz anılar nasıl mutsuzluk getirebilir ? Yapabilir miyiz gerçekten anılara ket vurmayı? Hayır, o anılar sağından solundan üstünden geçerler. Bağırarak çığlık atarak geçerler etrafından. Hiçbir şey yapamazsın geleceğin dışında. Çünkü geleceği seferber etmekten başka bir çaren yoktur.
-Ö
Başka insanlarla paylaşırız hayatımızı,anılarımızı,günlerimizi. Yeri gelir mutlulukla hatırlarız o anıları yeri gelir hatırlamamak için zorlarız kendimizi. Sevdiğimiz insanlarsa söz konusu olan hep güzel hatırlamak isteriz onları.Anılarımızı hatırlayıp mutlu olup seviniriz. İnsanlar mutlu oldukları anları unutmazlar.Bugün mutlusundur ama bundan seneler sonra o mutluluk sadece o anıda kalmıştır. Bizim hayatımızda sorunsuz şekilde yer aldıklarında onlarla ilgili güzel anıları hatırlarız peki ama ya kötü giden bir şeyler varsa? İşte o zaman karşımızdaki kişiyi ne kadar seversek sevelim anılarda değişiyor gözümüzde. O her şeyden çok sevilen anıları hatırlamamak için uğraşlar verilir. Düşünmemek için olağanüstü çabalar harcanır. Çünkü bilirsin ki onlar mutlu olduğunuz anılardır ve onları hatırlamak acı sevmeyen birinin biber yemek zorunda kalması gibi bir duygu yaratacaktır bedeninde. Ancak nasıl başarır insanoğlu anılarını saklamayı? Gizli kutularında biriktirip açmadan orada sararıp silinmelerini? Sevdiğin, hatırladıkca mutlu olduğumuz anılar nasıl mutsuzluk getirebilir ? Yapabilir miyiz gerçekten anılara ket vurmayı? Hayır, o anılar sağından solundan üstünden geçerler. Bağırarak çığlık atarak geçerler etrafından. Hiçbir şey yapamazsın geleceğin dışında. Çünkü geleceği seferber etmekten başka bir çaren yoktur.
-Ö
25 Ağustos 2013 Pazar
Ölü Ozanlar Derneği
Ben başkalarının varlığının söz konusu olduğu bir durumda,kendi sesimizi duymanın ve kendi inançlarımızı korumanın ne kadar zor olduğunu göstermek istedim. Eğer içinizden biri,farklı bir tempoda yürüyebileceğini düşünüyorsa,kendisine neden el vurduğunu sorsun.
Çocuklar,hepimizin içinde kabul görme ihtiyacı vardır;ama kendinize özgü olan şeylere,sizi farklı kılan özelliklere de inanmalısınız. Bu aptalca ya da pek popüler olmayan bir şey olsa da. Frost'un dediği gibi '' Ormanda yol ikiye ayrılıyordu,ben en az geçilen yolu tercih ettim. Farkı da bu yarattı''
-Ö
And I'll be there forever and a day Always
Aslında son yazılan yazı o kadar güzel ki yazmaya çekindiğim satırlar bunlar. ne desem ne yapsam da anlatabilsem bilemiyorum çünkü o kadar derinlerimde ki bir yanım ortaya çıkarmak için çabalarken, diğer yanım öyle güçlü ittiriyor ki sanki tüm gücünü buna adamışcasına. biliyorum inecek birazdan gözyaşlarım onları tutmam için bana bir fikir verebilir misiniz? 1 yıl oldu. 365 gün. ne kadar da uzun. kaç saatini uyudum,kaç saatinde film izledim ve kaç saatinde unutulmayacak hayaller kurdum? bir insanın sesini en fazla kaç ay hatırlayabiliriz? anılar sesleri de saklayabilir mi? bazen tanrının beni cezalandırdığını bazen ise sahip olunacak en masum şeyi verdiğini düşünüyorum peki ya sizce hangisi? tanrı yok mu? belkide.. peki ya inançlar? her neyse..birini içinizde hissetmek, onu yaşatmak sanki ayrı kişiliğe sahip olur gibi. farklı şeylere ilgi,farklı mutluluklar ve farklı sevgiler. bir insan en fazla ne kadar hatırlayabilir? şöyle kapatıyorum gözlerimi biz hala oradayız yağmur altında koşuyoruz, soğuktan hırkayı paylaşıyoruz, yan yanan sarhoş oluyoruz, sarılıyoruz,mesajlaşırken gülüyoruz. iyi dinleyin bon jovi- Always çalıyor hala.. orada bi yerde devam eden şeyler var fakat bizden çok uzaktalar. hatıralarım canımı yakmıyor sadece hala oradalar. neden lanet olasıcalar hala oradalar? bir ilişkide gerçekten mutlu olunca insan diğer bütün herkese öyle bir kapanıyor ki çünkü biliyor insan o kadar iyi olmayacak. yazınca o kadar sıradan geldi ki hislerim hay hissetmez olaydım dedim. gördüğüm an sarılmak sonra bir daha görmemek istedim yalan değil. bazen burnumun direğide sızlar. sanırım yanlış zamanda yanlış insanlar ya da doğru insan yanlış davranış belki yanlış sevgi. bilmiyorum. bu olaylardan sonra biber dolmasından başka kimseye sevgide bulunmadığım bir gerçek. sanırım artık biber olmasına aşığım. o aptal surat bana ait olmalıydı. pes etmemeliydin aptal surat daha bir sürü planımız vardı. sorunlarla başa çıkabilmek isterdim. bazen keşke hata kimde ve nerde öğrenebilsem diyorum. geri istemek değil artık her şey için çok geç. sadece hatıralarımın en özel yerinde. peki ya hatıralar bizsiz ayakta kalabilir mi? ne kadar?.. and I will love you baby always.. -B
23 Ağustos 2013 Cuma
Bir Doğum Günü Üzerine
Gecikmeli bir doğum günü yazısı olduğunun farkındayım.Ancak durumları biliyorsunuz kızlar. Bu doğum günü yazısını ikinize de yazacağım.Öyle belirli kalıplarla yazmayacağım ama.En samimi duygularımla en serbest şekilde yazacağım yazınızı. Belki çok klasik olacak bu yazı belki de sizlere göre çok farklı ama asıl meseleye girmeden önce tekrar özür dilemek istiyorum,geç kaldığım için.
Siz aldığım en güzel hediyesiniz. Dünyanın en güzel arkadaşlığınız.Kelimenin tam anlamıyla at kardeşisiniz. Ben sizlerle bir arada olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Sizler gibi düşünceli ve sevecen doğru arkadaşları bulduğum için fazlasıyla mutluyum. Siz,canınız acıdığında canımın acıyacağı,ağladığınız da yeter ki ağlama dediğim,güldüğünüz de yüzlerinden gülücük hiç eksik olmasın dediğim canlarım. Siz ve kuğu düşüşleriniz olmasa bu okul falan nasıl biter bilmiyorum. Bu arada Ayşem sen bi' düşmedin. Düş allasen ya :)))
Dünya turu için para biriktirdiğimiz,53 maddelik yapılacak listesi bulunan,birbirimizi her şekilde tanıyan biriciklerim. Çok seviyorum be sizi. Gerçekten çok seviyorum. Böyle dolu dolu seviyorum. Görmediğim zamanlar çok özlüyorum. Hayır biz üniversite de ne yapacağız şimdiden onu düşünmeye başladım. Ama Beril,biliyorsun zaten ev işleri Ayşem de. O yüzden sıkıntı yok ''breadly''. Aaa bu arada onun burnu çok güzel arkadaşlar orada bi' anlaşalım. Hahah var ya doğum günü hediyeniz için aylar önce düşünmeye başladım ve sanırım biraz yardımla da olsa ki size bu sene çok iyi hediyelerle geleceğimi söylemeyi bir borç olarak bilirim.
Okulda göremediğimde geç kaldı diye korktuğum Ayşem umarım sabahcı olunca aman allahım.........
Ben bir insanın Öz'ü bir diğerinin Lois adlı canının içiyim. Bende bugüne bugün Ayşe'yi Atşe yapmış insanım.Bu arada kızlar sizi çok sevdiğimi tekrar belirtmek isterim. Sizi çok seviyorum - EVEET (burada gülmeniz gerekti) Bir türlü o garip doğum günü olayı kısmına gelemedim yeteeeer be yine ne çok konuştun diyeceksiniz -demeyeceksiniz- biliyorum :D
Hep dediğim gibi iyi ki hayatımdasınız eşekler. Elinizi uzattığınızda,yardıma ihtiyacınız olduğunda ben hep orada olacağım.Belki yeri gelecek yan yana olamayacağız ama ben içinizde olacağım. Biz hep yine ''Biz'' olacağız. Dostluğumuz günden güne güçlenecek,hayallerimizi gerçekleştireceğiz. -Bu arada beril seni sarışınla evlendiricem canım-Hep beraber Beril'in ilk oyununu en ön sıradan izleyeceğiz.Hep beraber gideceğiz ayşenin mezuniyetine. Hep beraber olacağız ben ilk adliyeye gittiğimde.Siz benim hayatımda hep olucaksınız. Birlikte nice albümler,anılar eskiteceğiz bizler. Daha kimleri oylayacağız. Binlerce Çağtürk selamlaması yapacağız.Dolu dolu kahkaha atıp dolu dolu yaşayacağız.Dediğim gibi ben olsam da olmasam da mutlu olmaya hep devam edin. Hiçbir şey için geç kaldığınızı düşünmeyin. Fikirlerinizin ne kadar değerli olduğunun bilincinde yaşayın. Kitapların insanın diğer en yakın arkadaşı olduğunu bilin ve okuduğunuz kitaplar da hep beni bulun. Hayatınız boyunca hep iyi yerlerde olun,hep mutlu olun. Sadece sevinçten ağlayın- onda da ağlamayında neyse- Daha çok şey yazmak isterdim ama inanın buraya sığmayacak kadar,kelimelerle anlatılmayak kadar çok hissettiklerim.Size hep inandığımı unutmayın. Hep desteklediğimi,ne olursa olsun yanınızda olduğumu sakın unutmayın. İyi ki varsınız,iyi ki doğdunuz. İyi ki benimlesiniz
Siz aldığım en güzel hediyesiniz. Dünyanın en güzel arkadaşlığınız.Kelimenin tam anlamıyla at kardeşisiniz. Ben sizlerle bir arada olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum. Sizler gibi düşünceli ve sevecen doğru arkadaşları bulduğum için fazlasıyla mutluyum. Siz,canınız acıdığında canımın acıyacağı,ağladığınız da yeter ki ağlama dediğim,güldüğünüz de yüzlerinden gülücük hiç eksik olmasın dediğim canlarım. Siz ve kuğu düşüşleriniz olmasa bu okul falan nasıl biter bilmiyorum. Bu arada Ayşem sen bi' düşmedin. Düş allasen ya :)))
Dünya turu için para biriktirdiğimiz,53 maddelik yapılacak listesi bulunan,birbirimizi her şekilde tanıyan biriciklerim. Çok seviyorum be sizi. Gerçekten çok seviyorum. Böyle dolu dolu seviyorum. Görmediğim zamanlar çok özlüyorum. Hayır biz üniversite de ne yapacağız şimdiden onu düşünmeye başladım. Ama Beril,biliyorsun zaten ev işleri Ayşem de. O yüzden sıkıntı yok ''breadly''. Aaa bu arada onun burnu çok güzel arkadaşlar orada bi' anlaşalım. Hahah var ya doğum günü hediyeniz için aylar önce düşünmeye başladım ve sanırım biraz yardımla da olsa ki size bu sene çok iyi hediyelerle geleceğimi söylemeyi bir borç olarak bilirim.
Okulda göremediğimde geç kaldı diye korktuğum Ayşem umarım sabahcı olunca aman allahım.........
Ben bir insanın Öz'ü bir diğerinin Lois adlı canının içiyim. Bende bugüne bugün Ayşe'yi Atşe yapmış insanım.Bu arada kızlar sizi çok sevdiğimi tekrar belirtmek isterim. Sizi çok seviyorum - EVEET (burada gülmeniz gerekti) Bir türlü o garip doğum günü olayı kısmına gelemedim yeteeeer be yine ne çok konuştun diyeceksiniz -demeyeceksiniz- biliyorum :D
Hep dediğim gibi iyi ki hayatımdasınız eşekler. Elinizi uzattığınızda,yardıma ihtiyacınız olduğunda ben hep orada olacağım.Belki yeri gelecek yan yana olamayacağız ama ben içinizde olacağım. Biz hep yine ''Biz'' olacağız. Dostluğumuz günden güne güçlenecek,hayallerimizi gerçekleştireceğiz. -Bu arada beril seni sarışınla evlendiricem canım-Hep beraber Beril'in ilk oyununu en ön sıradan izleyeceğiz.Hep beraber gideceğiz ayşenin mezuniyetine. Hep beraber olacağız ben ilk adliyeye gittiğimde.Siz benim hayatımda hep olucaksınız. Birlikte nice albümler,anılar eskiteceğiz bizler. Daha kimleri oylayacağız. Binlerce Çağtürk selamlaması yapacağız.Dolu dolu kahkaha atıp dolu dolu yaşayacağız.Dediğim gibi ben olsam da olmasam da mutlu olmaya hep devam edin. Hiçbir şey için geç kaldığınızı düşünmeyin. Fikirlerinizin ne kadar değerli olduğunun bilincinde yaşayın. Kitapların insanın diğer en yakın arkadaşı olduğunu bilin ve okuduğunuz kitaplar da hep beni bulun. Hayatınız boyunca hep iyi yerlerde olun,hep mutlu olun. Sadece sevinçten ağlayın- onda da ağlamayında neyse- Daha çok şey yazmak isterdim ama inanın buraya sığmayacak kadar,kelimelerle anlatılmayak kadar çok hissettiklerim.Size hep inandığımı unutmayın. Hep desteklediğimi,ne olursa olsun yanınızda olduğumu sakın unutmayın. İyi ki varsınız,iyi ki doğdunuz. İyi ki benimlesiniz
22 Ağustos 2013 Perşembe
Kahperengi
Yalnızlık tek başına kalmak değil,tek başına kalmaktan kaçmaya çalışmaktır. Bunun için ne kadar uğraşırsan durumun o kadar acıklı hale gelir. Geceyi uzatmak,son bir sigara yakmak,bir kadeh daha içmek,ayak sürümek,bin deren su getirmek...
Butün bunlar,kapının arkasına gizlenmiş sen bekleyen tekilliğinle karşılaşmanı geciktirmekten ve çaresizliğini artırmaktan başka bir işe yaramaz. Durumu sükunetle kabullendiğin ve onunla savaşmaktan vazgeçtiğinde ise aniden daha az yalnız biri haline gelirsin.Bu konuda bilinmesi gerekenler fazla değildir. Yalnızlıkta ''çat kapı'' yoktur ve yalnız biri kimsenin hayatının doğal uzantısı olmadığından biriyle buluşmak için daima randevulaşmak zorundadır. Kimsenin hayatını tamamlazma ve bunun karşılığı olarak da kimse onun hayatını bütünlemez. Kimileri böyle olmasını tercih ettikleri için,kimileri de kimse onları tercih etmediği için yalnızdır. Yalnız biri sadece bir aksesuardır. Süslü bir toka,zarif bir kolye,boktan bir kemer ya da çift güzel küpe...
O kadar. Yoklukları üzüntü verici olsa da kimseyi öldürmez.
Hande ALTAYLI
*Hande altaylının okuduğum 2. kitabı. Yine çok güzel anlatılmış,betimlenmiş ve yeterince sürükleyici bir roman olmuş
Butün bunlar,kapının arkasına gizlenmiş sen bekleyen tekilliğinle karşılaşmanı geciktirmekten ve çaresizliğini artırmaktan başka bir işe yaramaz. Durumu sükunetle kabullendiğin ve onunla savaşmaktan vazgeçtiğinde ise aniden daha az yalnız biri haline gelirsin.Bu konuda bilinmesi gerekenler fazla değildir. Yalnızlıkta ''çat kapı'' yoktur ve yalnız biri kimsenin hayatının doğal uzantısı olmadığından biriyle buluşmak için daima randevulaşmak zorundadır. Kimsenin hayatını tamamlazma ve bunun karşılığı olarak da kimse onun hayatını bütünlemez. Kimileri böyle olmasını tercih ettikleri için,kimileri de kimse onları tercih etmediği için yalnızdır. Yalnız biri sadece bir aksesuardır. Süslü bir toka,zarif bir kolye,boktan bir kemer ya da çift güzel küpe...
O kadar. Yoklukları üzüntü verici olsa da kimseyi öldürmez.
Hande ALTAYLI
*Hande altaylının okuduğum 2. kitabı. Yine çok güzel anlatılmış,betimlenmiş ve yeterince sürükleyici bir roman olmuş
19 Ağustos 2013 Pazartesi
Yarın Yokmuş Gibi Koş
Her gün geç kalmaz mıyız bir şeylere? Trene , uçağa , otobüse , derse , randevuya , iş görüşmesine , eve...
Geç kalırız bazen bir yere , bazen bir insana. Yapabileceğimiz bir şey olmaz , bir kere geç kaldık ve o şansı artık kaçırdık..
Kaçırdık otobüsü , uçağı ; diğer bilet anca yarına.. Yetişebilir miyiz gideceğimiz yere , gideceğimiz insanlara...
Ne yapacağız peki , bekleyecek miyiz yarına kadar? Pes mi edeceğiz? Uğruna savaşmayacak mıyız? Koşmayacak mıyız varana kadar o yere , o insana.. Pes etmek güçsüzlük değil midir peki? Güçsüz müyüz biz? Tamam belki özel güçlerimiz yok ama yinede bir şeyler yapamaz mıyız?
Şöyle bir bakınca pes eden bir süper kahraman gördüğünüz mü siz? Zor anlarda kaçıp giden ''Aman bee yine geç kaldım , neyse boş verelim'' diyen.. Aksine '' Geç kalsam da bir şeyler yapmalıyım '' demezler mi? Zaten öyle kazanmazlar mı zaferlerini , mutlu sonlar böyle yaratılmaz mı?
Pes ederek kazanılmaz hiç bir şey , geç kalınmışlıklar içinde savaşılmalı ki o zaman anlam bulsun yaşantımız. Uğruna savaşmadığımız bir şey için bizim diyebilir miyiz? Hayır....
Kural basit aslında ; vazgeçersek geç kalırız , geç kalırsak pes ederiz. Vazgeçmemeli ve pes etmemeliyiz.
İnsanın başına çoğu şey vazgeçtiği için gelir zaten.. Vazgeçmek de vazgeçmemekte bizim elimizdedir.
Vazgeçmek kaybetmektir aslında.. Ve asıl kazananlar vazgeçmeyenlerdir......
Kaydol:
Yorumlar (Atom)


.jpg)
