14 Eylül 2013 Cumartesi

Romanlarımıza Dokunma!

Bu televizyon denilen kutu çok farklı bir dünya olmaya başladı sevgili okur. Önce farklı farklı diziler yaptılar sonra baktılar bu böyle gitmeyecek bizimkilerden hep aynı olaylar aynı senaryolar çıkmaya devam ediyor. Bir silkelenip kendilerine geldi tabi yapımcı ve senaristler. Sona yavaştan fark ettiler yabancı dizileri. İthal mal her zaman iyidir dediler kolları sıvadılar. Diziyi aldılar evirip çevirip bin bir maske geçirip ekrana sürdüler. Ancak haklarını bir yer de yememek gerek diziler de bizim seyirci tarafından bir güzel benimsendi. Hani çoğumuz diyoruz ya ''yeter artık çalıntı dizilerden bıktık. Özümüzden bir şeyler yapın''. Dedik demesine de sanırım birileri yıllar önce bunlara kulak kabartıp ''hadi romanları dizi yapalım arkadaşlar ''dedi.
Demez olaydı,duymaz olaydı.
  Ne zaman bir romandan uyarlanan dizi görsem ister istemez içimde bir burukluk oluyor. Şimdiye kadar Türk televizyonlarında bunların örneklerini çok yaşadık. Yaprak Dökümü dediler,Dudaktan Kalbe dediler,Aşk-ı Memnu dediler,Merhamet,Fatih Harbiye ve daha nicelerini hala ekranlarda görebiliyoruz. Hepsi de romandan yola çıkılarak acayip hallere getirilen diziler oldular. ''Bu nedir? Romanın neresindeydi bu?''diye düşündürüp durdular okuyucuları. Ah,aslına bakarsanız haklarını yememek gerek bir yerde. ''Uyarlanmıştır'' demeyi unutmuyorlar neyse ki.
  Çalıkuşu. Son olarak bu olaya kurban giden romanlarımızdan biri oldu. Belki de hayatımda okuduğum en iyi Türk romanlarından biriydi. Reşat Nuri Güntekin'in kaleminden dökülen en iyi romanlarından biriydi. Onu da kaybettik.
 Aslına bakarsanız hep kötü yanlarını eleştirip durdum bu yazı da. Hiç mi iyi bir yanı yok diyeceksiniz. Var. Bana göre tek olumlu yanı hepsinde olmasa bile televizyon izleyen kitlenin bir çoğunda merak uyandırıp kitap okuma hevesini arttırmasıdır. Bir de belki de herkes tarafından tanınmasını sağlamaktır. Bana kalacak olursa tek olumlu yanı budur romanların dizi olmasının.
  Keşke kitaplara dokunmasınız. Keşke onları kendi içlerinde bir bütün olarak bıraksanız.  Ben ki kitabı olan hiçbir filmi önceden izlemeyen insanım.Dizilerde daha da kötüye gidiyor bu durum. Çünkü bilirim ki kitaplar farklıdır. Herkes de farklı duygular yaratan dünya güzeli gizli kutulardır. Kitapları filmlerden,dizilerden önce fark etmenizi öneririm. Kitap karakterlerini siz belirlersiniz çünkü. Size özeldir her biri. Saçı,boyu,gözü,fiziksel özellikleri. Sizin karakterlerinizdir onlar.
  Bu yazıyı yazmaktaki asıl amacımı eminim ki anlamışsınızdır.
Romanlarımıza dokunmayın. Bırakın hepsi kendi içlerinde saklasın mutluluğunu ve hüznünü. Bırakın ki hepsi özgürce nefes almaya devam edebilsinler.

6 yorum:

  1. çok okuyan mı bilir çok gezen mi?

    YanıtlaSil
  2. Çok göreceli bir kavram olmakla beraber içinden pek kesin yanıtlarla çıkamayacağım bir konu ama kitap okumaya aşık biri olarak ''çok okuyan bilir'' düşüncesine biraz daha yatkınım. Çünkü edebiyat bu dünya için çok farklı.Dünyayı anlamlandırmak,yorumlamak ve bilmek için daha iyi bir yol gibi gözüküyor bana

    YanıtlaSil
  3. bazen ne okursun ne gezer sadece oturursun gece gece sevdiğin kadının resmini açarsın ona bakıp hayal kurarsın gerçekleşmiyiceğini bile bile keşke dersin keske hiç tanımasaydım onu ama olmuştur bi kere neyse kulak ver bu dediklerime kimseye olmıyıcak hayaller kurdurma ...

    YanıtlaSil
  4. Dikkat etmeni istediğim bir nokta var. Öncelikle yazımın içeriği romanların dizi yapılmaması üzerineydi. Bahsettiğin konu çok farklı senin düşüncen ile bu yazı arasında bir bağlantı kuramadım,üzgünüm

    YanıtlaSil
  5. bazen herşeyde bağlantı kurmaya çalışma genç(beril)

    YanıtlaSil
  6. öncelikle arkadaşlarımın yazılarına yaptığım bu kaba yorumlardan dolayı senin yerine ben arkadaşlarımdan özür diliyorum. yazılanlardan anlıyorum ki bir problemimiz var fakat seni tanımadığımdan bunun ne olduğu hakkında bir fikrim yok. tahminim üzerine şöyle söyleyeyim kalp kırmamak için elimden geleni yaptım ne yazık ki bazı insanlar herşeyi kendi istedikleri gibi olsun istiyor. benim için söylediğin sözlere üzüldüm hem böyle sözler duyduğum için hem de senin bu bana karşı olan öfkenle baş başa kaldığın için. hiç kimseye ümit vermek gibi bi davranışım olmadı lütfen tüm bu durumları bir daha düşün ve ona göre yorum yap. eğer bazı şeylerin olmasını istememişsem bunu benim suçum olarak gösteremezsin. herneyse burası bir blog özel şeylerin yazılı olacağı bir yer değil. üzgünüm.

    YanıtlaSil