-Cory Monteith; Glee'nin yıldızı,iri yapılı,davulcu ve herkesin kalbinde taht kuran sevgili Finn.
Glee'nin sensiz tadı olmayacak
Dans edemediğini görüp eğlendiğimiz anlar olmayacak
Bateri çalarken ki heyecanın olmayacak
Ama bunlara rağmen hep hatırlanıp sevileceksin Dev Adam
15 Temmuz 2013 Pazartesi
14 Temmuz 2013 Pazar
Uzun boylu, garip, aktör, davulcu...
Evde sadece benim bildiğim bir cenaze varmış gibi , sadece benim umursadığım birinin... Tanıdığım , sevdiğim , beğendiğim , sesini beğendiğim , oyunculuğunu beğendiğim birinin... Bazen hiç sahip olmadığım abimin yerine koyduğum birinin bazen de ''Gelecekte ki sevgilim - eşim- işte böyle biri olsun '' diye model gösterdiğim birinin...
Söylediği her şarkıda huzur bulup , aldığı her ödülle gururlandığım birinin.. Başkaları tarafından sevilmese de benim tarafımdan çok sevilenen birinin...
Evet , o beni hiç tanımamış olabilir , varlığımdan bile haberi olmayabilir ama en güzel sevginin karşılıksız sevgi olduğunu söylemez miyiz hep? Bir şeyler almadan , vermek. Karşılıksız sevmek.. Sevdiğim bir yazarın sözü vardır bununla ilgili , ve tamda uygun olduğunu düşündüğüm bir söz ;
'' Birini sevmek için karşılık beklemem ki… zaten sevdiğim hiçbir şarkı da benim için bestelenmedi... ''
Cory Monteith ; ölümüyle sarsıldığım. En sevdiğim dizinin en sevdiğim karakterine hayat veren adam.. Buraya senin hakkında tüm düşüncelerimi yazmak isterken bir yanda da tüm düşünceleri kendime saklamak istiyorum. Çünkü biliyorum ; sen beni tanımasan da , ben seni ne zaman düşünürsem düşüneyim , hep yanı başımda biteceksin...
Umarım nereye gittiği bilinmeyen geceyarısı treni seni daha iyi yerlere götürür....
11 Temmuz 2013 Perşembe
7 Temmuz 2013 Pazar
Özlem/emek
Özlemek dünyanın en güzel ve aynı zamanda en kötü duygularından biridir bana göre.Herkes özler birilerini.Sadece kişileri mi özleriz peki bizler? Hayır. Anıları,filmleri,kitapları ve daha nicelerini özleriz.Elinde olanı kaybettiği zaman özler insan en çok.Geri dönemediği için özler,soru soramadığı için özler.Benim de hayatımda çok özlediğim birileri oldu hep.Ancak ne yazık ki hep gidenler özlenir ve insanlar hep gitmeye devam ederler.
Belki yolda yürürken kalabalıkta yanımızdan geçen kişilerdir özlediklerimiz.Belki bir kitap karakterinde bulduklarımızdır.Belki gördüğümüz halde yanımızda olmadığı için özlediklerimizdir.Kim bilir belki de tam yanındaki kişidir en çok özlediğin.İnsanlar gider,insanlar ölür.Ama geride kalanlar hep özlemeye devam ederler.Bu adil midir sizce? Kalanların özlemeye mahkum edilmesi adil değildir.Gitmek kolaydır sonuçta.Yine de bilirsin ki özlesen bile oralarda bir yerlerde iyidir.Sesini duymasan bile bilirsin ki sesi aslında hep kulaklarındadır.Tam yanımızda tam burada olmasalar bile biliriz ki onlar hep bulutların üstündeki dünyamızda yaşamaya devam ediceklerdir.Peki özleneneceğimizi bildiğimiz için mi gideriz bizler?
-Ö
Belki yolda yürürken kalabalıkta yanımızdan geçen kişilerdir özlediklerimiz.Belki bir kitap karakterinde bulduklarımızdır.Belki gördüğümüz halde yanımızda olmadığı için özlediklerimizdir.Kim bilir belki de tam yanındaki kişidir en çok özlediğin.İnsanlar gider,insanlar ölür.Ama geride kalanlar hep özlemeye devam ederler.Bu adil midir sizce? Kalanların özlemeye mahkum edilmesi adil değildir.Gitmek kolaydır sonuçta.Yine de bilirsin ki özlesen bile oralarda bir yerlerde iyidir.Sesini duymasan bile bilirsin ki sesi aslında hep kulaklarındadır.Tam yanımızda tam burada olmasalar bile biliriz ki onlar hep bulutların üstündeki dünyamızda yaşamaya devam ediceklerdir.Peki özleneneceğimizi bildiğimiz için mi gideriz bizler?
-Ö
3 Temmuz 2013 Çarşamba
Kemal Sunal
*Rolleri dağıtılmıştı. Sıra Kemal Sunal'a geldi, roller bitti. Ona da ''Sen de gül'' dediler. O güldü, Türkiye güldü"
*"1944 yılında istanbul'da doğdu. vefa lisesi'nden mezun oldu. sanat hayatı, "zoraki takip" adlı tiyatro oyunuyla başladı. 1 yıl kadar kenterler tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra devekuşu kabare tiyatrosu'nda görev aldı. 1973 yılında ertem eğilmez'in yönettiği bir filmle sinemaya transfer oldu ve kalabalık kadrolu filmlerde rol almaya başladı.
türk sinemasında başta ''inek şaban'' tiplemesi olmak üzere canlandırdığı pek çok tiple sevenlerinin kalbinde taht kuran kemal sunal, 7'den 70'e herkesin sevgisini kazandı."
1 Temmuz 2013 Pazartesi
Yalan
Hayatımızda en çok duyduğumuz ve duymaktan korktuğumuz kelimelerden biridir yalan.Hep derler bu beyaz yalan,pembe yalan.Ne demişler yalanın rengi olmaz.Bugün söylediğin pembe yalanlar yarın farketmeden karşına çıkıp siyah renge bürünebilirler.Belki bir çok kişiye yalan söylemişsindir hayatın boyunca ya da yalan söylemek zorunda kalmışsındır.Hep haklı sebeplerin vardır.Ya durumu kurtarmak için ya da başkalarını üzmemek için yalan söylediğini düşünürsün.Hatta kendini akıllı zannedersin.Karşındaki bunu farketmez sanırsın,anlamaz,hissetmez.Küçükken hepimize yalan söylemenin kötü bir şey olduğunu söylediklerini zannediyorum.Peki bizler neden büyüdükçe yalan söylemeye başlar ya da söylediğimiz yalanlara renkler vermeye başlarız? Çünkü bunların asıl nedeni bizlerizdir.Tam biz,kendimiz.Sen,o,bu,şu hepimiz.İnsan önce kendine yalan söylemeye başlar.Kendini avutur,bunlara inandırır ve kendi uydurduğu yalanlarla mutlu olmaya çalışır.Daha sonra belki de anlattığım durumlardan biri dolayısıyla bunları farklı şekillerde farklı insanların önüne servis eder. Ve bu insanlar yalanları ortaya çıktığında ne duruma düştüklerini bile farketmezler.Ancak en kötüsü en güvendiğiniz insanlardan birinin yalan söylemesidir.Siz onun yaptıklarına koşulsuz güvenirken onun ''pembe yalan''diye adlandırdığı bir durumla karşılaşırsınız.Bunun insan canını ne kadar yaktığını anlayabileceklerini zannetmiyorum.Yakıştıramaz ''hayır yalan değil''diyerek geçiştirmeye çalışırız.İşte tam da bu nokta da her insan yalan söylemiş oluyor.Önemli olan başkasına yalan söylemek değildir,kendimize yalanlar söylemektir.Tek ihtiyacımız,ihtiyacınız olan şey hayatlarınızı,hayatlarımızı yalanlar ve yalandan mutluluklar üstüne kurmamaktır
-Ö
-Ö
Kaydol:
Yorumlar (Atom)



