*İlk olarak Kadıköy'e diye çıkılan yolda bir an da kendimizi vapurda bulduk. Nasıl oldu diye sormayın insan bazen ne yaptığının farkında olamayabiliyor.
*Kadıköy'e gittiğimizde bütün yol boyunca ayakta olduğumuz için fazlasıyla yorgunduk. Sahilde gözümüze bir bank kestirdik ve orada dinlenmeye karar verdik.Bankı kapması konusunda da Beril'i görevlendirdik ama kadere bakın ki beril kadının yanında geçip hiçbir şey olmamış gibi bize dönüp o efsanevi cümleyi söyledi. ''Kadını iki çocuğu vardı. Yapamazdım''
*Metroya ilk bindiğimizde Enes tarafından en arkada durmak zorunda kaldık. Gelin görün ki metro adeta insan seliydi. En arkada nefes alacak yerimiz bile yoktu. Dönüşte Enes'e ''en arkaya geçme sakın''dememize rağmen sevgili Enes metroya girdiğinde şaşkınlıktan olduğu yerde kaldı. Gelin görün ki bize de yine nefessiz bir yolculuk kaldı
*Eminönü'ne daha önce gezmek için gelmiş olan Enes'e güvendik ve çıktık yola. Yürüdük,yürüdük,dağ bayır tepe aştık ve gelin görün ki yemek yemek için bile bir yer bulamadan o kadar yolu umutsuzca geri döndük.
* Hazır buralara kadar gelmişiz bir fotoğraf çekilmezsek olmak dedik. Önce kendi kendimize çekmeye çalıştık ama baktık olacak gibi değil. Yanımızda oturanlardan birine rica ettik. Sevgili Ross çakması olan abimiz fotoğrafımızı çekerken sinir krizleri geçirdi.Her deneme de başarısızlıkla sonuçlansa da tam o sırada bir teyze geçti ve yine o efsane cümlelerden birini söyledi ''Çıktık mı gız?''
*Tüm bunları yaptıktan sonra ise ilk durağımız olan Kadıköy'e geri döndük
*Açlıktan ölmek üzere olduğumuz için ilk bulduğumuz yere girmeye karar verdik ve o şanslı mekan Pizza Hut oldu. Sohbetimiz ise sadece pizzalar gelene kadar oldu. En son hatırladığım herkesin pizzasına yumulmuş olduğuydu
*Ve Pizza Hut başrolü de güne damgasını vurmuş oldu. (arkadaşlar siz anladınız)
*Ortadan kaybolan Ragıb'ın geri dönüşü ise tam bir afetti. Sevgili arkadaşımız başrol ve göbeğiyle karşılamış. Yüz ifadesini siz düşünün artık
*Derken dönüş vakti geldi ve daha önce de dediğim gibi Enes en arkada yerini aldı. Sıcaktan bayılmak üzere olan bizler yine bir derece daha iyi iken sevgili Enes o kalabalıkta büyük çeviklikler ile hırkasını çıkardı. Zafer inananlarındır
*Metro beklerken ise çok daha farklı şeylere imza atmış bulunduk. Metroya otostop çeken arkadaşlarım var benim okur.
*Eminönü nasıl bir yerde sorusu artık ''Eminönünü nasıl bilirdiniz'' şekline büründü
*Metronun sonunda olduğumuz için en büyük heyecanımız merdivenlere bizim ulaşacak olmamızdı. Lakin çıktığımızda deli gibi koşmaya başladık ve merdivenlerin olduğu taraf yerine geldiğimiz yönün tam tersine koşmuş olacağız ki bir başka metro ile karşılaşmış bulunduk
* -Senin telefon hatlı mı?
+Ne?
-Telefon diyorum telefon,hatlı mı
+Hatlı tabiki
-Ay hayır faturalı mı diyecektim işte
Not:Olaylar kronolojik sıraya göre değildir.
Yaşanan her şeye rağmen yaşadığım en samimi gezilerden biriydi. Adalar pikniğinde görüşmek üzere...
-Ö
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder